SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

KASSAME BAHSİ

<< 1680 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

32 - (1680) حدثنا عبيدالله بن معاذ العنبري. حدثنا أبي. حدثنا أبو يونس عن سماك بن حرب؛ أن علقمة بن وائل حدثه؛ أن أباه حدثه قال:

 إني لقاعد مع النبي صلى الله عليه وسلم إذ جاء رجل يقود آخر بنسعة. فقال: يا رسول الله! هذا قتل أخي. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم (أقتلته؟) (فقال: إنه لم يعترف أقمت عليه البينة) قال: نعم قتلته. قال (كيف قتلته؟) قال: كنت أنا وهو نختبط من شجرة فسبني فأغضبني. فضربته بالفأس على قرنه فقتلته. فقال له النبي صلى الله عليه وسلم (هل لك من شيء تؤديه عن نفسك؟) قال: ما لي مال إلا كسائي وفأسي. قال (فترى قومك يشترونك؟) قال: أنا أهون على قومي من ذاك. فرمى إليه بنسعته. وقال (دونك صاحبك). فانطلق به الرجل. فلما ولى قال رسول الله صلى الله عليه وسلم (إن قتله فهو مثله) فرجع. فقال: يا رسول الله! إنه بلغني أنك قلت (إن قتله فهو مثله) وأخذته بأمرك. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم (أما تريد أن يبوء بإثمك وإثم صاحبك؟) قال: يا نبي الله! (لعله قال) بلى. قال (فإن ذاك كذاك). قال: فرمى بنسعته وخلى سبيله.

 

{32}

Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberî rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Yûnus, Simâk b. Harb'dan rivayet etti ki, ona da Alkame b. Vâil, ona da babası rivayet etmiş. (Demişki):

 

Ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le beraber otururken ansızın bir adam birini bir tasma yedekle yederek geliverdi; ve: Ya Resûlâllahî Bu adam benim kardeşimi öldürdü! dedi. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Onu öldürdün mü? diye sordu. (Getiren zât: O i'tirâf etmezse aleyhine beyyine getireceğim; dedi.)  (Getirilen) Evet, öldürdüm, dedi.

 

«Onu nasıl öldürdün?» diye sordu.

 

— İkimiz bir ağaçtan yaprak silkiyorduk. Derken bana söğerek beni kızdırdı. Ben de balta ile başına vurdum ve öldürdüm; dedi.

 

Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona :

 

«Kendin namına ona verecek bir şeyin var mı?» diye sordu.

 

  Benim elbisemle baltamdan başka malım yoktur, cevabını verdi. «Kavmin seni satın alırlar sanırmısın?» buyurdu. Adam:

 

  Ben kavmimce beş para etmem! dedi. Bunun üzerine ona yedeğini atarak:

 

«Al arkadaşınıl» buyurdu. Adam da onu alıp gitti. O gittikten sonra Rcsûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Onu öldürürse o da onun gibi olur.» buyurdular. Derken adam döndü ve:

 

  Yâ Resûlâllah! Duydum ki sen :

 

«Onu öldürürse o da onun gibi olur» tuyurmuşsun; halbuki ben onu senin emrinle aldım; dedi. Bunun üzerine Resûlullsh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Onun seninle kardeşinin günahlarınızı üzerine almasını istemez misin?» buyurdular. Adam:

 

  Yâ Nebiyyallâh! (Gâlibâ) hay hay dedi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«İşte bu onun gibidir.» buyurdu. Adam da onun yedeğini attı ve ona yol verdi.

 

 

33 - (1680) وحدثني محمد بن حاتم. حدثنا سعيد بن سليمان. حدثنا هشيم. أخبرنا إسماعيل بن سالم عن علقمة بن وائل، عن أبيه. قال:

 أتى رسول الله صلى الله عليه وسلم برجل قتل رجلا. فأقاد ولي المقتول منه. فانطلق به وفي عنقه نسعة يجرها. فلما أدبر قال رسول الله صلى الله عليه وسلم (القاتل والمقتول في المنار) فأتى رجل الرجل فقال له مقالة رسول الله صلى الله عليه وسلم. فخلى عنه.

قال إسماعيل بن سالم: فذكرت ذلك لحبيب بن أبي ثابت فقال: حدثني ابن أشوع؛ أن النبي صلى الله عليه وسلم إنما سأله أن يعفو عنه فأبى.

 

[ش (فأفاد ولي المقتول منه) أي حكم صلى الله عليه وسلم بإجراء القود، وهو القصاص، ومكنه منه.

(القاتل والمقتول في النار) ليس المراد به في هذين. فكيف تصح إرادتهما مع أنه أخذه ليقتله بأمر النبي صلى الله عليه وسلم. بل المراد غيرهما. وهو: إذا التقى المسلمان بسيفهما في المقاتلة المحرمة. كالقتال عصبية ونو ذلك. فالقاتل والمقتول في النار. والمراد به التعريض].

 

{33}

Bana Muhammed b. Hatim de rivayet etti. (Dediki): Bize Saîd b. Süleyman rivayet etti. (Dediki): Bize Hüşeym rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail b. Salim, Alkame b. Vâil'den, o da babasından naklen haber verdi. Şöyle demiş:

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e adam öldürmüş birini getirdiler. O da öldürülenin velîsine kısas hakkı tanıdı. Bunun üzerine velî onu alıp gitti. Boynunda tasma yedek vardı; onu çekiyordu. O dönüp gittikten sonra Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Katille maktul cehennemdedir.» buyurdular. Derken biri o adama giderek Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sözünü söyledi. O da katili bırakıverdi.

 

İsmail b. Salim demiş ki: Ben bunu Habib b. Ebî Sâbit'e andım da: Bana ibni Eşva' rivayet ettiki, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ondan ancak afv etmesini istemiş, fakat o kabul etmemiş; dedi.

 

 

İzah:

Nis'a: Tasmadan örme iptir.

 

Katili getiren zâtın: «O itiraf etmezse aleyhine beyyine getireceğim!» sözünden maksadı, inkâra mecali olmadığını anlatmaktır.

 

Karn: Aslında boynuz demektir. İnsana nisbet edildiği zaman ondan başın yan tarafı kasdedilir.

 

Nevevî'nin beyânına göre: «Onu öldürürse o da onun gibi olur.» cümlesinin sahih te'vili şudur; birbirlerine üstünlük ve minnet bulunmaması hususunda o da katil gibidir; çünkü ondan hakkını almış olur. Fakat afvederse iş değişir; bu sefer fazl-u minnet onun olur; dünyada hürmetle anılır; âhirette de bol sevâb kazanır.

 

Bazıları bu cümleyi te'vîl ederken: «Katil olmakta ikisi de birdir. Gerçi birinin öldürülmesi haram, diğerininki mubah ise de öfkeye ve nefse uymakta müsavidirler. Bu hususta Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o zâttan, katili afvetmesini de istemişti» demişlerdir.

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu sözü sahih bir maksadı îhâm için söylemiştir.' Maksat velînin korkarak afvetmesidir. Afvde ise hem velî hem de maktul için maslahat vardır. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in maslahata târîz suretiyle işarette bulunmuştur.

 

«Onun seninle kardeşinin günahlarınızı üzerine almasını istemez misin?» cümlesini bazıları: «Maktulü öldürdüğü, kardeşini de bu sebeple üzüntü ve kedere gark ettiği için ikisinin günahlarını da. yüklenmiş olur.» şeklinde izah etmişlerdir. «Onu afvetmen senin ve ölen kardeşinin geçmiş günahlarınızın bağışlanmasına sebep olur.» mânâsına da ihtimâli vardır.

 

«Katille maktul cehennemdedir.» cümlesine gelince : Burada ondan murâd, hadîste bahsedilenler değildir; zîra velî katili öldürmek için Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den izin almıştır. Cümleden maksat asabiyet ve saire gibi haram bir sebeple birbirlerini vuran katil ve maktuldür. Ancak Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bununla yine afve ta'-rîz yapmıştır. Nitekim maktulün velîsi, ben de bu sözün mânâsına girerim diye korkmuş ve katili öldürtmekten vaz geçmiştir.